top of page

AB’den Çin’e Yönelik Yaptırım Kararı: Tiananmen’den Doğu Türkistan’a

AB, Çin’e, Tiananmen Meydanı olayları sonrasında uyguladığı silah ambargosu ve yaptırımlardan 32 yıl sonra ilk defa Uygurlara yönelik sistematik asimilayonlar nedeniyle yaptırım uygulama kararı aldı. Çinli 4 kişi ile bir kuruluşa Uygurlara yönelik asimilasyon ve soykırım nedeniyle yaptırım uygulama kararı 22 Mart’ta AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda onaya sunularak resmiyet kazandı. 27 AB hükümeti cezai tedbirleri kabul ederken bir tek Macaristan bunları “zararlı ve anlamsız” olarak nitelendirerek yaptırımlara karşı çıktı.

AB, yaptırımlara yasal dayanak olarak geçen yıl kabul edilen bir hukuki mekanizmayı kullanıyor. “Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimi” olarak adlandırılan yaptırım mekanizması AB üyesi ülkeler tarafından kabul edilerek Aralık ayında yürürlüğe girdi. AB çevrelerinden alınan bilgilere göre, AB dışişleri bakanları Çin’in yanı sıra insan hakları ihlalleri nedeniyle Eritre, Libya, Kuzey Kore, Rusya ve Güney Sudan’dan çeşitli kişi ve örgütlere de yaptırım uygulama kararı aldı.

Çin ise AB’nin olası yaptırım kararına sert tepki göstererek “Avrupa’nın iki kez düşünmesini istiyoruz. Birileri zıtlaşmada ısrar ederse biz geri adım atmayız” açıklamasında bulundu. Avrupa Birliği’nin Çin’in bu açıklamalarından sonra geri adım atmayı reddetmesinin ardından Pekin yönetimi, 10 AB vatandaşı ile 4 kurum ve kuruluşa yaptırım uygulama kararı aldı. Çin, yaptırım kapsamındaki kişilerin Avrupa Parlamentosundan Reinhard Butikofer, Michael Gahler, Raphael Glucksmann, Ilhan Kyuchyuk ve Miriam Lexmann, Hollanda Parlamentosundan Sjoerd Wiemer Sjoerdsma, Belçika Parlamentosundan Samuel Cogolati, Litvanya Parlamentosundan Dovile Sakaliene, Alman uzman Adrian Zenz ile İsveçli uzman Björn Jerden olduğunu, kurum ve kuruluşların ise AB Konseyi Güvenlik ve Siyasi Komitesi, Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Alt Komitesi, Almanya’daki Mercator Çin Çalışmaları Enstitüsü ve Danimarka Demokrasiler İttifakı Vakfı olduğunu duyurdu.

AB’nin Yaptırım Kararına Destek: ABD, Kanada, İngiltere

AB’nin Çin’e karşı ilan ettiği yaptırımlara ABD, Kanada, İngiltere, Avusturalya ve Yeni Zelanda’da katıldı. ABD, Kanada ve İngiltere, Uygur bölgesindeki insan hakları ihlalleriyle ilişkili olduğu gerekçesi ile Çinli yöneticiler, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Siyasi ve Hukuki İşleri Komitesinin eski Sekreteri Cu Haylun, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Parti Komitesi Genel Sekreter Yardımcısı Vang Cüncıng, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Siyasi ve Hukuki İşler Komitesi Sekreteri Vang Mingşan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Hükümeti Başkan Yardımcısı ve Kamu Güvenliği Bölümü Direktörü Çın Mingguo’ya yaptırım uyguladı. Yaptırım kararında ayrıca Çin’e, Birleşmiş Milletler, gazeteciler ve yabancı diplomatlara, Sincan bölgesindeki durumu gözlemleme izni vermesi çağrısı yapıldı. İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Avam Kamarasında yaptığı açıklamada, Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı baskı ve ihlalleri İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen “en büyük insan hakları krizlerden biri” olarak niteledi.

Çin bu kararlar karşısında da geri adım atmayarak İngiltere’den 9 kişi ve 4 kuruma, ABD’den 2 kişiye yaptırım uyguladığını bildirdi. Pekin yönetimi yaptırım uygulanan kişilerin Çin, Hong Kong ve Macau topraklarına girmesini yasakladı ve Çin’deki mal varlıklarına el konulacağını açıkladı. Çin tarafından yapılan bildiride, “Bu kişilerle kurumlarımızın ve vatandaşlarımızın ilişki kurması yasaktır.” denildi.

Rusya’dan Çine “Yoldaş” Desteği

ABD ve Batı ülkelerinin Rusya ile Çin’e yönelik yaptırımlarının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Rusya, Dışişleri Bakanı Lavrov’u Çin’e yolladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, Çin’in Guilin kentinde bir araya geldikten sonra ortak basın toplantısı düzenleyerek yaptırımlar için, “Çin’in iç işlerine müdahale dönemi bitti.” dedi.

Uygur Bölgesi’ndeki tartışmalı kamplar

2017 Nisan’ından itibaren Doğu Türkistan genelinde yoğun bir şekilde kurulmaya başlayan ve sayılarının 1.200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarında 3 milyon insanın tutulduğu tahmin ediliyor. Bu kamplarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlallerin olduğunu ve Uygurları Çinlileştirme politikası güdüldüğü için uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor. Ayrıca kamplardaki zorla çalıştırma uygulamaları da AB’nin en önemli eleştirileri arasında.

Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler verilerine göre en az 3 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor. Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları zorla çalıştırma iddialarını reddederken, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

Comments


Son Eklenenler

bottom of page