Trump-Harris Düellosunun ABD Seçimlerine Yansıması
ABD’de seçmen, 5 Kasım’da sandığa giderek ülkenin kaderini tayin etmeye hazırlanıyor. Demokratların adayı, mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile Cumhuriyetçilerin adayı Eski Başkan Donald Trump, 1960’lardan beri gelenekleştiği üzere seçim öncesinde televizyon ekranlarında karşılıklı kozlarını paylaştılar. Yaklaşık 90 dakika süren gergin yayında ekonomi, göç, dış politika, sağlık, kürtaj ve iklim gibi sorunlar ele alınırken aralarındaki psikolojik üstünlük kurma savaşı da tüm dünyanın gözünden kaçmadı.
Harris, “gıda ve barınma fiyatları” Trump, “enflasyon” dedi.
Demokratların adayı Kamala Harris’in seçim kampanyasında sıklıkla dile getirdiği gıda ve barınma fiyatlarına yönelik politikalar geliştirme vaadi, programda da gündeme geldi. Harris, özellikle gıdadaki fahiş fiyat uygulamasının yasaklanacağını ve ilk evini alacaklara kredi desteği sağlanacağını dile getirdi. Kendisini orta sınıfın savunucusu olarak niteleyen Harris, programda gıda ve barınma problemleri yaşayanlara destek olunması gerektiğini belirten ifadelerini, seçmenlere doğrudan seslenerek “Trump’ın sizin için bir planı yok.” şeklinde tamamladı. Başkan Yardımcısı Kamala Harris, büyük şirketlere ve yılda 400 bin dolardan fazla kazananlara yönelik vergilerin artırılacağını vaat etti. Ayrıca temel ihtiyaçlar üzerindeki vergilerin azaltılacağını ve çocuklu ailelerin vergi yükünü hafifletecek paketler çıkarılacağını duyurdu.
Donald Trump ise Covid-19 pandemisinden beri süregelen ekonomi yönetimini (Başkan Joe Biden’ı da kastedecek şekilde) eleştirdi ve yüksek enflasyonu bitirme sözü verdi. Trump, rakibinin vergi indirimi vaatlerine yönelik Harris’i “Marksist olmakla ve radikal solculukla” itham etti. Trump’ın barınmayla ilgili verdiği en dikkat çekici cevaplardan biri ise yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmeleriyle ev fiyatlarının ve yükselen kiraların düşeceği şeklindeydi.Vergi konusundaysa önceki başkanlık dönemindeki politikalarını devam ettirmekte kararlı gözüktü. Bilhassa Çin menşeili ürünlere olmak üzere ithalata yaklaşık yüzde 10-20 arasında yeni vergiler getireceğini açıkladı. 2017’de uygulamaya konulan büyük şirketlere yönelik vergi indirimi programının genişletileceğini açıklayan Trump, büyümeyi merkeze alan bir ekonomi politikasıyla birlikte ithalat üzerindeki vergiyi artırarak oluşacak bütçe açığını bu şekilde kapatmayı planlıyor.
Göçmen Sorunu
Kamala Harris’in kampanya dönemi boyunca en çok eleştirildiği konulardan biri Orta ve Güney Amerika’dan ABD’ye yönelik göç akışına karşı söylemlerinde Trump’a göre çok yumuşak kalmasıydı. Özellikle de Meksika’dan ABD’ye göçün rekor seviyelere ulaşmasıyla Harris’e yönelik tepkiler giderek büyüdü. Kamala Harris sınır güvenliği konusunda, sınır muhafızlarının sayısını artırma ve insan kaçakçılarının üzerine gitme vaadinde bulundu. Bu konudaki söylemlerini sertleştirirken de savcılık yaptığı dönemlere çokça atıfta bulundu.
Trump, sınır güvenliğinin sağlanması konusunda oldukça sert bir tutum benimseyerek düzensiz göçün önüne geçildiğinde ülke içerisindeki ekonomik ve sosyal sorunların da çözüleceğini dile getirdi. Cumhuriyetçi aday, yasa dışı ve kayıtsız göçmenlere yönelik ABD tarihinin en büyük sınır dışı operasyonunu vaat ediyor. Donald Trump, Amerika’nın bir bölgesindeki göçmenlerin, bölge halkının evcil hayvanlarını yemek için çaldığını iddia etti. ABC televizyonu moderatörü, bölgenin yerel yöneticilerinin böyle bir duruma kanıt olmadığını söylediklerini Trump’a hatırlattı. Ayrıca Trump, Venezuela’da suç oranının düşme sebebinin Harris’in “bu suçluları ülkeye kabul etmesi” olduğunu iddia etti. Seçmenler üzerinde Trump’a oy verme motivasyonunun en büyük sebeplerinden birinin Trump’ın göçmenlere karşı tavizsiz duruşu olarak biliniyor.
Dış Politikada Ukrayna ve Gazze Gündemleri
Dış politika konusunda Donald Trump, hem NATO’nun hem de Avrupa Birliği’nin aksine Ukrayna’ya verilen desteğin kesilmesi gerektiğini savunarak çok kısa süre içerisinde savaşı bitireceğini vaat ediyor. Trump, Putin’in de Zelenski’nin de yakın arkadaşı olduğunu belirterek daha Oval Ofis’e oturmadan seçildikten 24 saat sonra savaşı sonlandırabileceğini öne sürdü. Trump’ın bu iddialı çıkışına karşılık Kamala Harris, "Putin seni öğle yemeğinde yer" şeklinde bir ifadeyle yanıt verdi. Trump’ın dış politika konusunda genel perspektifi, ABD’yi uluslararası siyasetten soyutlayarak AB ve Rusya’dan ziyade Çin odaklı bir diplomasi anlayışı geliştirmek üzerine şekilleniyor. NATO’ya üye ülkelerin NATO anlaşmasında da öngörüldüğü gibi ulusal savunma harcamalarını gayri safi yurt içi hasılaya oranla %2 bandında tutması gerektiğini ve NATO’nun tüm yükünün ABD tarafından sırtlanılmaması gerektiğini belirtti. Bu sebeple de Trump’ın seçildiği takdirde Avrupalı müttefiklerinden NATO’ya askeri ve ekonomik anlamda katılımlarının artması yönünde çağrılar yapması bekleniyor.
Harris, tıpkı Başkan Biden gibi Ukrayna’ya verilen desteğin sürdürüleceğini ve Ukrayna’nın sınırlarının korunmasındaki kararlılığını bir kez daha ifade etti. Ukrayna’ya “ne kadar gerekiyorsa o kadar” yardım gerçekleştirmeyi vaat ederek resmen açık çek sunmuş oldu. Ayrıca seçildiğinde 21.yüzyılın mücadelesi olarak gösterilen Çin-ABD rekabetini muhakkak ABD’nin kazanacağının sözünü verdi.
Gazze konusunda ise iki lider de İsrail’in kendi savunma hakkının olduğunu fakat savaşın bitmesi gerektiğini ifade ettiler. Harris, İsrail ve Filistin arasında iki devletli çözümü en başından beri savunduğunu ifade etti. Bu konuda Trump, somut öneriler vermekten kaçınan bir görüntü çizdi. Trump, geçmiş başkanlık döneminden dolayı (Kudüs’ü İsrail’in başkenti sayması ve ABD büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınacağına ilişkin açıklaması)Harris de mevcut hükümetin ülke içerisindeki Filistin protestolarına yaklaşımı dolayısıyla kamuoyunca bu konuda pek samimi bulunmadılar.
Kürtaj
ABD'de sıkça gündeme gelen ve çeşitli eyaletlerde yürürlükte olan kürtaj yasağı da münazarada tartışılan konular arasındaydı. Harris, "Trump'ın seçilirse ulusal çapta bir kürtaj yasağı getireceğini" iddia etti. Harris, Trump'ın başkanlık döneminde yürürlüğe konan çeşitli düzenlemeler sebebiyle ABD'nin 20 eyaletinde halihazırda kürtaj yasağı olduğunu belirtti.
Rakibine cevap veren Trump, "kürtaj meselesinin 52 yıldır Amerikan halkını bölmekte olduğunu" belirtti ve "Cumhuriyetçilerin yüzde 85'inin de tecavüz ve ensest gibi sebeplerle oluşan hamileliklerin sona erdirilmesini desteklediğini" söyledi.
Harris “yenilenebilir enerji”, Trump “petrol” peşinde.
Yenilenebilir enerji başta olmak üzere elektrikli araçlara yönelik teşvik ve kredi kolaylıkları sağlayan mevcut hükümetin Başkan Yardımcısı Harris, başkan olunca yenilenebilir enerji yatırımlarına ve elektrikli araçların kullanımına yönelik milyarlarca dolarlık fon ayrılacağını açıkladı. Trump’ın elektrikli araçları eleştirdiği zaten bilinirken başkanken karbondioksit salınımını azaltan çevre yasalarını iptal ettiğinden iklim krizini ciddiye almadığı biliniyor. Bunun üstüne Kuzey Kutbundaki petrol arama faaliyetlerini artıracağını vaat ederek iklim aktivistlerinin tepkilerini çekti. Ancak Trump’ın seçim kampanyasına dönük en büyük bağışçılardan biri olan Elon Musk’ın, elektrikli araç devi Tesla’nın sahibi olması da bir ironi olarak karşımıza çıkıyor.
Seçim Sürecinde Son Durum
Washington Post (WP) gazetesi, Harris ve Trump'ın ilk canlı yayın münazarası sonrası başkanlık seçiminin kaderini belirleyen "salıncak eyaletler" Arizona, Nevada, Wisconsin, Michigan, Pensilvanya, Kuzey Carolina ve Georgia'dan kime oy vereceğine henüz karar verememiş seçmenlere sorular sordu.
Ankete katılan seçmenlerin çoğu, Harris'in münazarada daha iyi performans sergilediğini söyledi. Yanıtlara göre Harris, kendisine oy vermeyi "planlayan" kişilerin desteğini kazanmış görünüyor. Münazara öncesi "muhtemelen" Harris'e oy vereceklerini belirtenlerin yüzde 40'ından fazlası münazaranın ardından cevaplarını "kesinlikle Harris'e oy vereceğim" şeklinde değiştirdi. Harris, rakibinin popülist söylemlerine nazaran daha somut politikalar sunarakkararsız seçmeni ikna etme stratejisini yürütüyor. Trump ise 2016’da kazandığı salıncak eyaletlere oynayarak kemik seçmenini elde tutmayı planlıyor. İlk açıklandığı günden bu yana ivme kazanan Harris, anketlerde Trump’la benzer oy oranlarına sahip olduğu görülüyor. Ancak ABD’nin seçim sistemine göre fazla oy almak kazanmak manasına gelmiyor. 2016’da Trump’ın seçim zaferindeki örnekte olduğu gibi Hillary Clinton, Trump’dan 3 milyon oy yani yaklaşık %2 daha fazla oy almasına rağmen seçiciler kurulunda 227’ye 304 oyla Donald Trump seçimi kazanmıştı. Yani nüfusu fazla olan eyaletlerde kazanılacak kritik galibiyetler, ABD başkanını belirleyecek.
Kaynakça
Comments