Suudi Reformu: Yeniden Bir Ulus İnşası mı?
Suudi Arabistan, son zamanlarda dünya kamuoyunu şaşırtan reform hareketleriyle sık sık gündeme geliyor. Kadın haklarındaki iyileşmeler, alkollü içki kısıtlamalarının esnetilmesi, uluslararası güzellik yarışmalarına kadın yarışmacı gönderilmesi, çevreci mega-kent projeleri ve uluslararası spor faaliyetleri Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan’ı neye hazırlıyor?
Suudi Reformu
Haziran 2017’de Muhammed bin Selman’ın Veliaht Prens ilan edilmesiyle ülkede devlet eliyle gerçekleştirilen büyük bir ekonomik ve sosyal dönüşüm sürecine girildi. Muhammed bin Selman’ın öncülük ettiği ve 2030 vizyonu etrafında şekillenen bu reform süreci Prof. Dr. Hilmi Demir’e göre 4 ayaktan oluşuyor: Ekonominin petrole bağımlılığı azaltmayı amaçlayan kalkınmacı-milliyetçi bir modelle dönüştürülmesi, Suud milliyetçiliğinin yeşertilmesi, teknokratların yönetici pozisyonuna getirilmesi ve son olarak Vehhabiliği sınırlandırıp daha ılımlı bir İslami yorumun benimsemesi.
Petrol Ekonomisinden Çıkış
Suudi petrolü Soğuk Savaş yılları boyunca uçaklara, otomobillere ve fabrikalara güç verdi. Bugün halen dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumunda Suudi Arabistan bulunuyor. Resmi istatistiklere göre Arabistan’ın çıkarılmayı bekleyen 266 milyar varil petrol rezervi daha var. Ancak dünya ekonomisi, Avrupa Birliği’nin öncülüğünde yeşil, çevreci ve daha temiz bir ekonomiye geçme sürecinde. Fosil yakıt kullanımına şimdiden getirilen kısıtlamaların önümüzdeki yıllarda iyice sertleşmesi bekleniyor. Bunun yanına bir de dünya petrol rezervinin her geçen gün azaldığını eklersek ekonomileri petrole dayanan Körfez ülkelerinin kendilerine yeni ekonomik sahalar yaratma çabasını anlayabiliriz. Bu ülkelerin başında da Suudi Arabistan geliyor.
Devlet, petrole bağımlı ekonomik modelden çıkmak ve dünya piyasalarına daha iyi entegre olmak istiyor. Ancak bu isteğin önüne geçen ve iç siyasetten kaynaklanan bazı engeller mevcut. Bunların başında modern bir ulus ekonomisinin verimli işleyebilmesi için önemli bir adım olan kadın iş gücünün istihdama katılması hususu geliyor. Suudi Arabistan’ın toplumsal-kültürel yaşamına ve hatta devletin kendisine yön veren Vehhabîlik, kadını kamusal hayattan dışlayan tutumuyla kadın istihdamının önüne geçiyor. Ayrıca Vehhabîlik; turizm ve eğlence sektörlerine yatırım yapıp, petrol dışı ekonomisini de geliştirmek isteyen Suudi devleti için sınırlandırılması gereken bir güç odağı olarak görülüyor. Kalkınmacı- milliyetçi modern bir ekonomiye geçmek isteyen ve Suudi devletinin fiili lideri olan Muhammed bin Selman da veliaht ilan edildikten sonra gerçekleştirmek istediği reformlara engel teşkil edebilecek çeşitli odaklar için bir tasfiye süreci başlattı. Monarşide ve bürokraside gerçekleştirilen tasfiyelerin sonucu olarak tutuklanan veya sürgüne gönderilen geleneksel-muhafazakâr diye tabir edebileceğimiz ve katı bir Vehhabî anlayışa sahip yöneticielitin yerine teknokrat yeni bir elit kadronun getirilmesi reformların başarıya ulaşması için oldukça önemliydi. Muhammed bin Selman 2017-2019 arasında yani veliaht olduğu ilk yıllarda bu süreci başarıyla tamamladı. İktidarını sağlamlaştıran Veliaht Prens 2016’da henüz veliaht değilken açıkladığı 2030 Vizyonu çerçevesinde reform hareketlerine hız verdi.
Ekonomik Dönüşüm
Petrole bağımlılığı azaltmaya çalışan Suudi Arabistan yeni ekonomik alanlara yatırımlar yapıyor ve küresel piyasalarda adından söz ettirecek bazı adımlar atıyor. Bu adımlardan biri olan NEOM Projesi; yenilenebilir enerji kaynaklarıyla beslenen, fütüristik şehirler kurmayı amaçlıyor. Bu proje ile Suudi devletinin, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Birliği’nin öncülük ettiği çevreci trendi şehircilik ile buluşturmak ve ekonomik bölgeler yaratmak istediğini görebiliyoruz. Bu mega-projelerin yanında turizm ve eğlence sektöründe de somut adımlar atılıyor. 2021’de F1 Cidde Grand Prix’e ev sahipliği yapan Suudi Arabistan 2029 Asya Kış Olimpiyatları, 2034 Asya Oyunları, 2034 FIFA Dünya Kupası gibi devasa spor müsabakalarına da ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 2022’de FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmış Katar’ı da göz önünde bulundurduğumuzda Körfez ülkelerinin spor turizmini yeni bir ekonomik fırsat olarak ele aldıklarını ve bu alanı geliştirmek için çok ciddi yatırımlar yaptıklarını görebiliyoruz. Yine geçtiğimiz aylarda Rumy Al Qahtani adında bir model ile “Miss Mrs Global Asya” yarışmasına katılan Suudi Arabistan çok konuşulmuştu. Tarihinde ilk kez bir güzellik yarışmasına katılan Arabistan’ın işi burada bırakmadığı, bu tarz küresel etkinliklere katılımcı olmaya niyetlendiği belli. Çıkan haberlere göre Suudi Arabistan bu yıl ilk kez “Miss Universe” yarışmasına da katılımcı göndermeye hazırlanıyor. Ayrıca Arabistan, 2023 sonbaharında düzenlenen Cadılar Bayramı ve çeşitli müzik festivalleri ile de gündeme gelmişti.
Simbiyotik Bir İlişki Olarak Vehhabîlik ve Suudi Kimliği
Suudi devletinin kuruluşundaki en önemli olay, 1744 yılında dönemin Diriye Emiri Muhammed bin Suud ile Vehhabiliğin kurucusu Muhammed bin Abdülvehhab arasında yapılan ittifaktı. Bu ittifak, Vehhabi doktrininin Suud ailesi tarafından benimsenmesiyle sonuçlandı ve iki aktör arasında simbiyotik bir ilişki kuruldu. Cihat anlayışı sebebiyle savaşçılığıyla öne çıkan Vehhabilik, bölgesel otoritesini güçlendirmek ve yayılmak isteyen Suudilerin ihtiyacı olan kitlesel hareketti. Vehhabilik, İkinci Dünya Savaşı ile beraber petrolün ülke ekonomisini kalkındırmasına kadar Suudi Devleti’ndeki önemini korudu. Zenginleşen devlet, Kral Faysal bin Abdülaziz öncülüğünde kısmi bir reformlaşma sürecine girdi. Bu reformlaşma çabası kendisinden sonra gelen Halid bin Abdülaziz tarafından da sürdürüldü. Bu süreç boyunca ikincil plana düşen Vehhabilik, 1979’daki Kâbe Baskını ve İran İslam Devrimi’nin etkisiyle tekrar ön plana çıktı. Cuheyman el-Uteybi’nin liderliğinde 20 Kasım 1979 günü sabah namazı sırasında silahlı bir grup Kâbe’yi işgal etti. İşgal sırasında gerçekleştirdikleri propaganda yayınlarıyla Suud rejiminin kızları okula göndermesinden, faize dayalı bankacılıkla ilgili yapılan bazı ekonomik reformlardan ve petrol ekonomisinin getirdiği zenginlik ile hızlıca girilen modernleşme sürecinden duydukları hoşnutsuzlukları duyurdu.
Bu olay sonrası Krallık, kendisinin varlığını da tehdit eden Vehhabilik karşısında geri adım atmak zorunda kaldı. Muhammed bin Selman gelinceye kadar geçen 30 senelik sürede Suudi Arabistan’ın modernleşme çabası cılız kaldı.
Toplumsal Dönüşüm
Muhammed bin Selman, ekonomik dönüşümün toplumsal dönüşüm ile desteklenmeden tamamlanamayacağının farkında. Bu sebeple ekonomik reform ve atılımların yanı sıra toplumsal dönüşümü sağlayacak birtakım kararları hayata geçiriyor. Yabancı diplomatlara alkollü içki satışına izin verilmeye başlanması, kadınların otomobil kullanmasına yönelik uzun yıllardır uygulanan yasağın kaldırılması, 21 yaş ve üzerinde Suudi kadınlarının yanlarında erkek "veli" (eşi, babası veya başka bir erkek akrabası) bulunmadan pasaport başvurusunda bulunmasına ve seyahat etmesine izin verilmesi, kamusal alanlarda kadın ve erkeklerin bir araya gelmesini engelleyen yasakların kaldırılması, 1970’lerde kapatılan sinema salonlarının tekrar açılması bu reformlardan sadece bazıları. Peki bu dönüşümler tepeden inme mi yoksa tabandan gelen reform yanlısı talepler var mı? Aslında ikisi birden. Suudi Arabistan nüfusu oldukça genç bir nüfus. Bu gençlerin azımsanamayacak bir kısmı da yurt dışında eğitim görüp tekrar ülkesine dönmüş ve hizmet verenlerden oluşuyor. Hatta bu gençlerin bir kısmı Muhammed bin Selman’ın başlattığı bürokratik elit değişiminde yeni teknokrat eliti oluşturuyor. Okumuş genç nüfus, ülkedeki değişimi destekler vaziyette. Bu sebeple reformların tabanda bir karşılık bulduğunu söylemek mümkün. Elbette yaşlı ve daha geleneksel-muhafazakâr sayılabilecek toplumsal kesimin bu reformlara bir tepkisi söz konusu ancak bu tepkinin direniş boyutuna ulaştığı söylenemez. Çünkü Muhammed bin Selman, Veliaht Prens ilan edildikten sonra giriştiği tasfiye sürecinde“sahve” din adamları olarak bilinen ve rejime muhalif, küresel İslami ağlarla ilişkisi olan Selefi dini liderleri de güçten uzaklaştırıldı. Müslüman Kardeşler, Sahve hareketi ve çeşitli cihatçı grupların etki ve güçlerinin kırılması; yapılan toplumsal reformlara gösterilebilecek potansiyel direnişin de önüne geçti. Yine toplumsal dönüşüm kapsamında inceleyebileceğimiz bir diğer değişim de devletin resmi tarih anlatısında yaşandı. Örgün eğitimde anlatılan Suudi Devleti’nin Muhammed b. Suud ile Muhammed b. Abdülvehhab arasındaki anlaşmayla kurulduğu hikâyesi 22 Şubat 2022’de Kral Selman’ın imzaladığı bir kararnameyle kaldırıldı. Vehhabîlik, bu kararla birlikte krallık tarihinde geri plana itilmiş oldu. Böylece monarşi, devletin kuruluşunu bu tarihi ittifaktan 17 yıl öncesine, yani Diriye emirinin tahta çıktığı yıl olan 1727’ye taşıdı. Bu değişimin, Suudi Arabistan’ın din merkezli milliyetçilik anlayışından uzaklaşıp çağdaş bir ulus devlet olabilmesi için girişilen yeniden inşa sürecinin önemli bir parçası olduğu aşikâr.
Comments