Kaynak Laneti
Bir ülkede petrolün ve doğal gazın bulunması, o ülkenin ekonomisi ve siyaseti için avantaj olabileceği gibi dezavantaj da olabiliyor. Ülkelerin sahip olduğu doğal kaynakların o ülkeler için bir zenginlik oluşturmasının yanı sıra bu zenginliğin nasıl ve kim tarafından kullanıldığı da o ülkelerin siyasi ve ekonomik durumunu belirlemede etkilidir. Dünya genelinde doğal kaynak bakımından zengin ve gelişmekte olan ülkelerin hem siyasi hem de ekonomik durumunun beklenenden daha kötü olması, bir ülkenin sahip olduğu doğal kaynak zenginliğinin o ülkenin ekonomisine zarar verdiğini söyleyen petrol laneti/kaynak laneti kavramıyla açıklanıyor.
Modern Devlet vs Rantçı Devlet
Petrolün ve doğal gazın ekonomiye ve siyasete etkisini anlamak için günümüz devletlerinin oluşum süreçlerini incelemekte fayda var. Kaynak lanetinden muzdarip gelişmekte olan ülkelerin devletleşme süreci, Avrupalı modern ulus-devletlerin oluşma sürecini açıklayan politik ekonomi süreçlerinden farklıdır. Modern devletin tohumları, erken modern Avrupa’da silahlı grupların savaşarak geçimlerini sağladığı ve birbirleriyle uzlaşarak bir sistem oluşturduğu dönemde atılmıştır. Bu uzlaşma ile silahlı gruplar, belirli toplulukları diğer silahlı gruplara karşı koruyacak ve karşılığında bu topluluklardan düzenli haraç alarak kendilerini finanse edecektir. Bu silahlı gruplar modern devletlerin temelini oluştururken güvenliğini sağladıkları topluluklar da günümüzün uluslarına tekabül eder. Vatandaşlar devlete vergi verir ve karşılığında devletin vatandaşlarını iç ve dış tehditlerden koruması beklenir. Böylece, toplum ve devlet birbirine hizmet eder bir konumda uzlaşmış olur.[i] Bugünkü büyük petrol ve doğal gaz ihracatçısı ülkelere baktığımızda ise daha farklı bir manzarayla karşılaşırız. Ulusal gelirlerinin tamamını veya tamamına yakınını vatandaşlardan alınan vergiden değil, sahip oldukları doğal kaynakların (çoğunlukla petrolün) ihracatından elde eden bu devletlere rantçı devlet deniyor.[ii] Suudi Arabistan, Kuveyt, Venezuela ve Angola gibi ülkeler rantçı devletlere örnek olarak verilebilir.
Kaynak Laneti Siyaseti Nasıl Etkiler?
Rantçı devletlerde ekonomi büyük oranda doğal kaynakların ihracatından doğan gelirlerden, yani dışsal ranttan beslenir ve güçlü bir yerli pazar bulunmaz. Ayrıca, ülkede rant üretimiyle ilgilenenler nüfusun yalnızca küçük bir kesimini oluştururken, ranttan elde edilen gelirlerin en büyük alıcısı devletlerin kendisidir. Avrupalı devletlerin kuruluş süreci dış güvenliği sağlamak için savaşmayı; refah ve iç güvenliği sağlamak içinse etkin çalışan bir finansman mekanizmasını gerektirmiş olduğundan güçlü vergi mekanizmaları ve bürokratik sistemler kurulmuştur. Rantçı devletlerin kuruluş sürecinde ise askeri grupların finansmanı, halktan haraç (yani vergi) toplamaya gerek kalmadan sahip olunan doğal kaynakların gelirleriyle yapılabilmiş ve bu da vergi ve bürokrasi sisteminin gelişmemesine yol açmıştır. Vergilerin politik sistemin gelişmesindeki rolü büyüktür. Vergi vermek, siyasal alanda temsil edilmenin ve hesap verebilir/şeffaf bir yönetimin gerek şartıdır.
Kaynak zenginliği, devletin toplumun rızasına ve vergisine bağımlı olmadan petrol ve doğal gazdan elde ettiği gelir ve güçle hem ekonomik refah hem de zor kullanma kapasitesi üzerinde tekel oluşturmasına imkan sağlıyor.[iii] Güçlü/otoriter ve şiddetli yönetimle çok daha az sayıda yandaş ile toplumun kalan kısmı bastırılabiliyor. Toplumsal rızanın kısmen karşılanması adına ise petrol zengini ülkelerde hükümetler, genelde benzin fiyatlarını düşük tutarak insanlara petrol gelirinden hep beraber yararlanıldığını gösteren bir illüzyon yaratıyor. Devlet, ranttan gelen gelirleri halkta sadık olan kesime ödül olarak ve muhalifler içinse cezalandırmak için kullanmaktan çekinmiyor.
Petrol Rafineri Bangkok – Tayland
Kaynak Laneti Ekonomiyi Nasıl Etkiler?
1960’larda Hollanda’da doğal gaz rezervlerinin bulunması sonucunda mevcut üretim faktörlerinin diğer üretim alanlarından çekilip keşfedilen rezervlere yönelmesinin toplam üretimin azalmasına sebep olma durumuna Hollanda hastalığı deniliyor. Rantçı devletlerde görülen kaynak lanetinin ekonomik boyutu da bu şekilde gerçekleşiyor. Devlet petrolden gelen geliri toplar, çok fazla ve çok hızlı harcar. Bu durumda, ekonomi topyekûn gelişmezken sadece bazı sektörler gelişir. Bu sektörler ise çoğunlukla petrolle bağlantılı olan sektörlerdir. Ayrıca uzmanlaşma gerektiren alanların gelişmemiş olması, o ülkelerdeki insan sermayesinin gelişimini de olumsuz etkiler.
Bir ülkede kaynak zenginliğinin olması, o ülkede kaynak olmamasına kıyasla daha avantajlı bir durumdur. Fakat, tek başına bu avantaja sahip olmak güçlü bir ekonomin önünü açmaya yetmez. Petrol laneti yalnızca Hollanda hastalığı kavramının açıkladığı gibi ekonomik büyüklükte (yani GSYİH) bir küçülmeyle sonuçlanmıyor. Ekonominin büyüklüğünün yanında karmaşıklığını da olumsuz etkiliyor. Bir ülkede yapılan ekonomik işlemlerde ne kadar fazla bilgi ve teknoloji kullanılıyorsa ve ne kadar fazla farklı sektörden ve coğrafyadan aktör bulunuyorsa o ülkenin ekonomisinin o kadar karmaşık ve dolayısıyla da gelişmiş olduğu varsayılıyor.[iv] Geçtiğimiz yarım yüzyılda, OPEC gibi küresel bir kartelin bulunmasına rağmen, petrolün fiyatında yaşanan dalgalanmalar, dışsal rantlardan kazanılan gelirlerin devletler için stabil bir kaynak oluşturmadığını bize gösterdi. Ayrıca dünya, petrole alternatif olarak yenilenebilir kaynaklara yönelmekteyken uzun vadede fosil yakıtlara bağımlı ekonomiler sürdürebilir gözükmüyor.
Kaynak Laneti Kaçınılmaz Mıdır?
Doğal kaynak zenginliğinin ekonomiye ve siyasete ne tür zararlı etkilerinin olabileceğinden bahsettik. Kaynak lanetinin, petrol ve doğal gaz zenginliğine sahip ülkeler için kaçınılmaz bir durum olup olmadığını anlamak için Norveç’i ele alabiliriz. Norveç’in ekonomisinin büyük bir kısmını fosil yakıt sektörü oluştururken devletleşme sürecinin rantçı devletlerden farklı olması ve ekonomisinin petrolden gelen gelire bağımlı olmaması, Norveç için kaynak zenginliğinin “lanet” değil “nimet” olmasını sağlamış oluyor.[v]
Kaynak laneti hakkında daha detaylı bir okuma yapmak için 2021 tarihli şu çalışmaya bakabilirsiniz: Smith, B., & Waldner, D. (2021). Rethinking the Resource Curse. Cambridge: Cambridge University Press.
Ayrıca konuyla ilgili videomuza da göz atabilirsiniz:
[i] Tilly, Charles, and Catherine Besteman. “War making and state making as organized crime.” Violence: A reader (1985): 35-60.
[ii] Ross, Michael L. “Does Oil Hinder Democracy?” World Politics 53, no. 3 (2001): 325-61.
[iii] Rolf Schwarz “The political economy of state-formation in the Arab Middle East: Rentier states, economic reform, and democratization, Review of International Political Economy, 15, no. 4 (2008): 599-621.
[iv] Ekonomik Karmaşıklık Endeksi (Economic Complexity Index) hakkında daha fazla bilgi için: https://atlas.cid.harvard.edu/rankings
[v] Norveç örneği hakkında daha fazla bilgi almak için Norveç eski Başbakanı Jens Stoltenberg’in sunumunu izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=8f6geiVdwpk&t=31s
Comments