Katar Nasıl Zenginleşti?
Bağımsızlığını ilan ettiği 1971 yılından sonra tam olarak 25 yıl boyunca kayda değer herhangi bir gelişim göstermeyen ve çöl havasının ülke genelinde baskın olduğu bir yapıya sahip olan Katar, Orta Doğu ve dünyanın sayılı ekonomilerinden birine nasıl dönüştü? Küresel piyasada büyük bir etkisi olan Katar’ın devasa yatırımlarının kaynağı nereden geliyor?
İlk bakışta doğal kaynak etkisi olarak görülen Katar’ın bu zenginliğinin esasında yıllardır süregelen çeşitli planlamalar barındırdığını ve bugüne kadar birçok krizden hasar görmeden atlamasının da bu planlamaların en büyük sonucu olduğunu söylemek mümkün.
Katar Nasıl Kalkındı?
Katar’da petrol, Ocak 1940 tarihinde, Dukhan bölgesinde bulunmuştu. Bununla birlikte Katar’da petrol ihracatı, ancak 1949 yılında başlamıştır. II. Dünya Savaşı gibi bir küresel tehdidin olduğu bir dönemde bulunan bu petrol, ilerleyen yıllarda Katar ekonomisinin tek ve en önemli gelir kaynağı haline gelmiştir. Hatta ilk yıllarda petrol ve doğalgaz çıkarma konusunda yeterli teknik bilgi ve teknolojiye sahip olmayan Katar, bu teknolojilere sahip ülkelerle anlaşma yoluna gitmiştir. Bu anlaşmaların birçoğu diğer petrol ihraç eden ülkelerin kendi doğal kaynaklarından kazandığı gelirin büyük oranda altına imzalanmıştır. 1990’lı yılların ortasında gerçekleşen siyasi iktidar değişimi, Katar’da esen rüzgârı tersine çevirmiş, Katar devleti, politikalarını yerin altından çıkan kaynakların maddi kıymetine göre değil, o gelirin nasıl kullanılması ve nasıl arttırılması yönünde değiştirmiş, bunun için de belirli inovatif gelişmelerin ithal edilmesine imkân sağlamıştır.
Komşu ülkelere nazaran Katar’ın petrol kaynaklarının derli toplu olmaması ve nispeten daha kısıtlı olması Katar’ın yönünü doğalgaz ihracatına çevirmesini sağlamıştır. Enerji sektöründe siyasi ve ekonomik olarak olumlu bir hava yaratılması ve akabinde gelen destek ile Asya pazarına yoğun bir doğalgaz satışı yapan Katar, başkent Doha’yı bir merkez haline dönüştürerek yabancı yatırımcıya da kapılarını sonuna kadar açtı. Katar şu anda dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatçısı konumunda.
Küreselleşen Katar
Orta Doğu bölgesinin yıllar boyunca yaşadığı siyasi istikrarsızlıklar, anlaşmazlıklar ve ayaklanmalar; bölge ülkelerini çeşitli diplomatik konularda müdahaleci olmaya zorlamış ve bazı hayati konularda yabancı ülkelerin içişlerine karışmak boyutunda bir dış politika temayülü oluşturmuştur. Katar da bölgesindeki bu riskli yapının kendi ihracatına ve gelir kalemlerine ket vurma tehlikesine karşı ülkesinde biriken sermayeyi öncelikle “Katar Yatırım Fonu” adı altında tek bir merkezde toplamış, ardından bu fonun özellikle Avrupa ve Asya’da çeşitli iş birliklerinde ve büyük yatırım projelerinde yer almasını teşvik etmiştir. Bu sayede ülkede enerji sektörüne olan bağımlılığın önüne geçilmek istenmiş ve biriken bütçe fazlası dünyanın dört bir köşesinde piyasaya sürülmüştür. Aynı zamanda bölgede geleneksel güç odakları olarak görülen Irak, Mısır, Suriye ve Libya’nın güç dengesinde zayıflamaları neticesinde oluşan boşluğu da Katar ve diğer körfez ülkeleri yaptıkları bu yatırımlarla doldurmaya başlamıştır.
Katar’da nüfusun az olması ve yönetici ailenin büyük olmaması da Katar’ın, gelirlerin halka dağılımı konusunda diğer bölge ülkeleriyle farklılık göstermesine sebep oldu. Dünya genelinde kişi başına düşen milli gelir kapsamında ilk sıralarda yer alan Katar’ı küresel arenada farklı kılan birçok özellikten biri de bu olmuştur.
Dış Politika Ekseninde Medya ve Futbol
2000’li yılların başlarından itibaren gelişen ekonomisiyle Orta Doğu bölgesinde yumuşak güç pozisyonu elde eden Katar, özellikle “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreçte arabuluculuk rolünü üstlendi ve komşu ülkelerle, kayıt dışı da olmak üzere, birçok görüşmeler yaptı. Bu sorumluluğu da farklı alanlara taşımaya çalışan Katar, bölgeyi dünyaya tanıtmakla ve anlatmakla işe başladı. Mesela 1996 yılında kurulan Al Jazeera haber kanalı, önce Arap ülkelerinde yayın yapmaya başlamış, daha sonra uluslararası anlamda Orta Doğu bölgesinin haber kanalı haline dönüşmüştür.
Katar yatırımlarının spordaki etkisine bakacak olursak, Paris Saint-Germain futbol kulübünün satın alınılması ve kayda değer seviyedeki yatırımlarla futbol piyasasının genişletildiğini görüyoruz. Katar yatırımlarıyla meydana gelen BeIn Medya Grubunun büyük liglerin yayın haklarına sahip olması ve 2022 Dünya Futbol Şampiyonasının Katar’da oynanmasına karar verilmesi, basketbol, voleybol ve tenisin yeni yatırımlarla canlandırılması; bu piyasanın Katar müdahalesi ile gitgide büyüyeceğini bize gösteren unsurlar.
En büyük gelir kaynağı olan enerji piyasasının güvenlik ve istikrarı adına yapılan yerinde hamleler, siyasal yapının uygun şartlarda dönüştürülmesi ve Batı dünyası ile geliştirilen derin stratejik bağlar Katar’ı yalnızca bölgede değil, küresel anlamda da söz sahibi yapmıştır. Özellikle 1979’da gerçekleşen İran Devrimi ve 2003 yılında Irak’ın ABD işgaline uğraması, körfez ülkelerini Avrupa ve ABD ile çeşitli temaslarda bulunmaya, bölgede aktör konumuna getirmeye mecbur kılmıştır. Bu mecburiyetin de Katar özelinde yapısal reformlarla ve başta dile getirilen doğru planlamalarla desteklenmesi, 21. Yüzyıl dünyasında Katar’ı imaj sahibi bir ülke pozisyonuna getirmiştir.
Okuma Listesi
Körfez Krizi Kıskacında Katar – Editör: Rory Miller
Comments