top of page
Yazarın fotoğrafıFatma Pelin Göçer

İngiltere-Ruanda Uçakları Rötar Yaptı Ama İşçi Partisi'nin Altı Vaadi Yolda


Büyük Bir Zafer mi Yoksa Beklenen Bir Mağlubiyet mi?

İşçi Partisi’nin seçimi kazanmasıyla birlikte, 14 yıllık çalkantılı Muhafazakar Parti iktidarı sona erdi. Seçimi sonucunu İşçi Partisi'nin zaferi olarak nitelendirmek yerine Muhafazakar Parti’nin kötü politikaları sebebiyle beklenen bir mağlubiyet olarak yorumlamak daha doğru. Öyle ki Muhafazakar Parti döneminde alınan Brexit kararının getirdiği pişmanlıklar, Boris Johnson'ın "Partygate" skandalı ve Liz Truss'ın 2022 bütçesiyle yarattığı finansal kriz gibi olayları takip eden yoksulluk artışı, yetersiz altyapı ve sağlık hizmetleri 200 yıldır görülmemiş bir yenilgi doğurdu. Durumu anlamak adına Birleşmiş Milletler'in 2023 yılında yaptığı açıklamaya bakılırsa Birleşik Krallık diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha fazla yoksulluk çeken genç jenerasyona sahip.


Artan yoksulluk ve yetersiz kamu hizmetlerinin yanında, Birleşik Krallık son yıllarda hızla artan bir sığınmacı sorunu da yaşıyor. Manş Denizi'ni geçerek ülkeye ulaşmaya çalışan sığınmacılar, tehlikeli ve güvensiz koşullarda yolculuk yapıyor. Sorunu çözmek adına Muhafazakar Parti hükümeti Ruanda ile uluslararası hukuk açısından problematik bir ortaklık anlaşması imzaladı. Oldukça tepki çeken bu anlaşmaya göre, Birleşik Krallık'ta sığınma talebinde bulunan kişiler Ruanda'ya gönderilecekti. Ancak 4 Temmuz’da yapılan genel seçimlerde hükümetin değişmesiyle birlikte yeni başbakan planın gerçekleşmeyeceğini açıkladı. İşçi Partisi’nin zaferi, göçmen politikalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede yeni uygulamaların başlayacağı anlamına geliyor. Ruanda ile yapılan anlaşma, bu değişikliklerin merkezinde yer alıyor.


“Ölü Doğan” Hatta “Gömülen” Anlaşmanın Detayları



Yeni hükümetin ölü doğduğunu ve hatta gömüldüğünü belirttiği Birleşik Krallık ve Ruanda Göç ve Ekonomik Kalkınma Ortaklığı 23 Nisan 2024 tarihinde yasalaşmıştı. Ortaklık temelde İngiltere’de sığınma hakkı talep edecek kişileri üçüncü bir güvenli ülke olan Ruanda’ya gönderme ve bu taleplerini orada sağlama üzerine kuruluydu. Gönderilecek kişilerin sığınma talepleri Ruanda’da alınacak ve Birleşik Krallık'a geri dönemeyeceklerdi.


Ayrıca plan, sığınma talebi geçmişte reddedilmiş ve itiraz hakkı bulunmayan kişileri de kapsıyordu. Ülkesine geri dönemeyen ve Ruanda’ya gönüllü olarak gitmeyi kabul eden sığınmacılara 3000 Sterlin’e kadar ödeme yapılacağı da hükümetin söylemleri arasındaydı.



Sığınmacıları Ruanda’da Ne Bekliyor?


Ruanda’ya ulaşan kişilerin barınma, sağlık gibi temel ihtiyaçları ülke tarafından karşılanacaktı. Temel ihtiyaçlarının yanı sıra kendilerine yeni bir gelecek kurmak için çalışma izinleri de olacaktı. İngiltere'deki sığınmacıların doğal bir çalışma izni yok. Bununla birlikte sığınmacılar için Ruanda’da da iş bulmak pek kolay değil. Ruanda’da işsizlik oranını hali hazırda yüksek ve bu durum hem sığınmacılar hem de vatandaşlar için istihdam sorunu teşkil ediyor.


Gönderilecek kişiler için ana sorunlardan bir diğeri ise Ruanda’nın sığınmacılara karşı geçmişte olan olan tutumu. 2018'de gıda yardımlarındaki kesintileri protesto eden mültecilere ateş açılmış ve protestoculardan on iki kişi öldürülmüştü. Bunun yanında Ruanda’nın İsrail ile anlaşma kapsamında gelen mültecileri gizlice Uganda'ya göndermesi de uluslararası hukuka aykırı. Ruanda hükümetinin kendisine eleştirel yaklaşan kişilerin öldürülmesini teşvik ettiği İngiltere Yüksek Mahkemesi tarafından onanmış. İngiltere ile yapılan çıkar anlaşması da göz önüne alındığında, Ruanda'ya gönderilecek kişilerin hak kaybı yaşaması durumunda durumla nasıl baş edecekleri soru işareti.



Ruanda Planı Daha Maliyetli Olabilir mi?


2023 sonu itibarıyla Birleşik Krallık hükümeti Ruanda'ya 240 milyon sterlin ödemişti. Ulusal Denetim Ofisine göre, toplam ödeme beş yıl içinde en az 370 milyon sterlin olacak. Bu miktara, gönüllü olarak Ruanda'ya gitmeyi seçen kişilere yapılan ödemeler dahil değil. İngiltere hükümeti, bu harcamaların sığınmacıları tutmaktan daha az maliyetli olacağını ve insanların İngiltere'ye gelmelerini caydıracağını öne sürse de Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi’nin raporlarına göre Ruanda planının mali sonuçları belirsiz ve birçok değişkene bağlı. Ayrıca ülkede mevcut olan sistemin verimli hale getirilmesi, Ruanda planını mantıksız hale getirebilir.


Eski Başbakan Sunak seçimden önce hiçbir uçağın kalkmayacağını söylemişti. İşçi Partisi lideri Starmer seçimden sonraki açıklamalarında planın hiçbir şekilde caydırıcı olmadığını ve iptal edileceğini vurguladı. Starmer’ın altı vaadinin sonuncusu bu konuya farklı bir çözüm sunuyor.


Starmer’ın Seçim Vaatleri: “Değişim Başlıyor”



Zafer konuşmasını “Değişim Başlıyor” posterleri arasında yapan Sir Keir Starmer, siyasi kariyerine 2015 yılında Kuzey Londra'daki Holborn ve St Pancras bölgesine milletvekili seçilerek başlamış görece yeni bir siyasetçi. Aynı yıl, dönemin İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn tarafından Göçten Sorumlu Gölge Bakan olarak atanıyor. Ardından 2019 genel seçimlerinde ise Jeremy Corbyn’in aldığı yenilgi onu İşçi Partisi Lideri yapıyor.



1.Ekonomik İstikrarı Sağlamak


Ekonomik istikrarı vaatlerinin en başına koyan Starmer, Maliye Bakanı Rachel Reeves ile birlikte, İşçi Partisi'nin katı vergi ve harcama kuralları altında faaliyet gösterecek "sorumlu bir hükümet" yöneteceğini belirtti. Partinin iktidara geldiğinde karşılaşacağı zorlu ekonomik koşulları gerekçe göstererek yeşil enerjiye 38 milyar sterlin yatırım yapma planı da dahil olmak üzere bazı geçmiş vaatlerinden geri adım attı. Muhafazakâr Parti, İşçi Partisi'ni finansmanı sağlanmayan harcama taahhütlerinde bulunmak ve birçok temel vaadi için "hiçbir planı" olmamakla suçladı.



2.Ulusal Sağlık Servisi (National Health Service -NHS) Bekleme Süresini Kısaltmak


Ocak ayındaki resmi istatistiklere göre 7,6 milyon kişi NHS üzerinden randevu bekliyor. Starmer, vergi kaçakçılığı ve yerleşik olmayanların yasal boşluklarını ortadan kaldırarak, her hafta akşamları ve hafta sonları 40.000 randevu daha vererek NHS bekleme sürelerini kısaltmayı vaat etti. Ayrıca, 1,1 milyar sterlin harcayarak 2 milyon ekstra randevu yaratma sözü verdi; bu da haftada yaklaşık 40.000 randevuya eşdeğer. Muhafazakarlardan daha ileri giderek, varlıklı bireylerin yurtdışı vakıflarda tuttukları yabancı varlıklar için miras vergisi ödemekten kaçınmalarına izin verdiğini iddia ettiği sistemdeki boşlukları kapatacak.



3. 6500 Yeni Öğretmen Alımı


Parti, 6500 yeni öğretmen alımı yapmayı planlıyor ve bu işe alım kampanyasının özel okullar için vergi indirimlerinin kaldırılmasıyla finanse edileceğini belirtti. Ayrıca, daha fazla öğretmen alımının yanı sıra, mesleği bırakmalarını engellemek için işe yeni başlayanlara 2.400 sterlin bonus verileceği duyuruldu.



4. Great British Energy


Kamuya ait bir enerji şirketi olacak olan Great British Energy'nin, partinin iktidara geldiği ilk yıl içinde kurulması planlanıyor. İşçi Partisi, Great British Energy'yi kurarak, daha ucuz enerji faturaları sağlayarak hanelere 93 milyar sterlin tasarruf sağlayacağını ve İngiltere'nin 2030 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmasına yardımcı olacağını iddia ediyor.



5. Antisosyal Davranışlara Karşı Sert Önlemler


Ülkedeki son birkaç yılda artış gösteren mağaza hırsızlığı benzeri basit suçlar için cezai işlemlerin ağırlaştırılması ve polis memuru sayısının arttırılması planlanıyor. AVM ve mağaza hırsızlığı gibi küçük suçlardaki artışın yoksullukla doğru orantılı olduğunu söylemek mümkün. Suça sürüklenme veya ruhsal sağlık sorunlarıyla karşılaşma riski taşıyan gençler için de “Genç Gelecekler” ağı kurulacak.



6. Birleşik Krallık Kıyılarında Yeni Bir Sınır Güvenlik Komutanlığı


İnsan kaçakçılığıyla mücadele için yeni bir Sınır Güvenlik Komutanlığı kurulması Ruanda planına alternatif olarak sunuldu. İşçi Partisi, "yüzlerce yeni uzman araştırmacı, memur ve savcı" tarafından görevlendirileceğini ve uygulamaların seçimden sonra sunulacak terörle mücadele yasalarıyla destekleneceğini belirtti. Sınır Güvenlik Komutanlığı, daha önce Ruanda planı için ayrılmış para ile finanse edilecek ve İngiliz Kanalı'ndan yasadışı sığınmacı geçişlerini kolaylaştıran kaçakçılık çeteleriyle mücadelede sığınmacılik Uygulama Birimi, MI5, Sınır Gücü ve Ulusal Suç Ajansı'nın faaliyetlerini koordine etmekten sorumlu olacak.


Sınır Güvenliği Komutanlığı'nın yeni ofisi kuruldu ve ilk görevlinin atanmasının önümüzdeki haftalarda yapılmasını bekliyor. İçişleri Bakanlığı'ndaki bir ekip, komutanlığın yetki alanını, yönetim yapısını ve stratejik yönünü belirlemek ile görevlendirildi.



Sonuç


İşçi Partisi’nin seçim zaferi, uzun süredir devam eden Muhafazakar Parti iktidarını sona erdirerek Birleşik Krallık'ta yeni bir dönemi başlattı. Her ne kadar İşçi Partisi, ekonomik vaatlerinin somut planlar eksikliği nedeniyle eleştiriliyor olsa da, sığınmacı sorunu konusunda daha gerçekçi ve uygulanabilir politikalar benimsiyor gibi görünüyor. Özellikle Ruanda sığınmacı anlaşmasının iptali, bu anlaşmanın caydırıcılığı ve maliyeti üzerindeki şüpheler ile insan hakları ihlallerine yol açacak bir uygulama olması sebebiyle pek de şaşırtıcı değil.


İşçi Partisi’nin sığınmacı krizine daha insancıl ve etkili çözümler sunması bekleniyor. Yeni yönetim, sığınmacılerin haklarını koruma ve onların entegrasyonunu sağlama konusunda daha duyarlı politikalar geliştirerek, sığınmacı krizine uzun vadeli çözümler üretmeyi hedefliyor. Bu yaklaşım, hem sığınmacılerin hem de Britanya vatandaşlarının haklarını ve refahını gözeten daha dengeli bir göç politikası oluşturma çabasını yansıtıyor. Bu doğrultuda, İşçi Partisi'nin sığınmacı politikaları, Birleşik Krallık'ta toplumsal uyumu ve adaleti sağlamada önemli bir rol oynayabilir.

Comments


Son Eklenenler

bottom of page